23 Eylül 2015 Çarşamba

FLAŞ GELİŞME ŞOK HABER!



Şok, şok, şok… Kesinlikle şok geçireceğiniz bir haber! Öyle ki çok şaşıracaksınız! Hiç ama hiç ummayacaksınız! Bir paraşütle atlayamamanın, ya da bir rafting yapamıyor olmanın, belki de bir cambaz ipi üstünde metrelerce yukarıdan ve metrelerce uzunluktan yürüyor olamamanın verdiği adrenalin boşluğunu giderecek bir haber bu! Hangi ünlü nerede; şok olacaksınız çünkü falanca yerde filancasıyla kahvaltı yapıyor; hiç kahvaltı yapan insan görmedik ya! Flaş gelişmeyi atlamayalım yine çok ünlenmiş biri kaza geçirdi; burnu bile kanamadı ama siz bir de arabanın halini bir görün. Güler misiniz, ağlar mısınız bu şoklardan sonra tabi bilemiyorsunuz. Ama ne var ki yabana atmamak gerekiyor; bir futbolcunun tezgâhtar sevgilisinin olması şok bir olay ne de olsa. İlginç… Ya da en çok satanlar listelerinde boy gösteren şarkıcıların sosyal medyada hayranlarıyla farklı rol ve dahi şekillerde video ve fotoğraf paylaşması da şok olunmayacak bir şey değil.
Çok mu çok meraklıyız bilemiyorum ama görünen o ki; kitap, dergi veya gazete okumaktan ziyade biz daha çok tıklamaların üzerine tıklamalar eklediğimiz şok olay, flaş gelişme haberlerine meyilliyiz.  Benim de son zamanlarda bu haberler  dikkatimi çekti açıkçası. Magazinsel olayları kullanarak, özellikle fazlaca tıklanmak isteyen site yöneticileri var. TV kanallarının az sonra, birazdan, şok haber, flaş gelişme metinleriyle verdikleri haberleri yakından biliyoruz ama şimdilerde bu yöntemi internet üzerinden site açan zevatın da keşfedip kullanması teşekkürü hak ediyor, zira istedikleri etkiyi yaratıyorlar. Sitelerini bir kaç dakika içerisinde binlerce kişi ziyaret ediyor bu yöntemle.
Ama gel gelelim ki tıklayıp bir iki dakika açılmasını beklediğimiz haberler bizi tatmin edici haber niteliği taşımıyor aslında.  Sonra harcadığımız zamana mı acıyalım, haberin bir yanıltmaca olduğuna mı yanalım şaşırıyoruz.
Malum odur ki popüler kültürün popüler olan parçaları insanları bir yöne çevirmekte ve parmağında oynatmakta oldukça mahir. Hâlbuki nitelik açısından bir şey kazandırmayan, fakat nicelik bakımından yer edinmiş metalar oldukça değerli addediliyor. Yine bir misal verilecek olursa büyük meblağlı reklamlarla sunulan ve mümkünse idoller aracılığıyla piyasaya sunulan birçok şey bizi belirli bir tatmine ulaştırmasa da kendimizi bu popülaritenin etkisinden alamıyoruz. Tabi bu da bize sunulanın değil sunumun ne denli kitleleri etkisi altına aldığını gösteriyor.
Bir diğer konu ise biziz; Sorunlu kişiler miyiz diye içimden geçirmeden edemiyorum. Acaba içimizdeki bastırılmış heyecan ve arzuların dışa vurumu mu sağlıyor bu tarz haberlere olan ilgimizi. Zira sosyal medyanın asosyal insanlarına dönüştüğümüzden beri ve dahi koltuklarımızda en çok oturduğumuz yerin izini bırakacak kadar oturduk oturalı hareketsiz kalan ve adrenalin hormonunu sağlayamayan biz; bu haberler sayesinde bu eksik duygularımızı tatmin etmeye mi başladık?
 Fakat Everest’e tırmanmış olmak mı daha heyecan verici, yoksa bir ünlü şahsın özel yaşantısındaki çalkantılar mı?  Oturduğumuz yerden kalkmaya bile üşenir hale gelmişken nereden çıktı Everest’in tepesi mi diyorsunuz? Bence öyle diyorsunuz ama kabullenmesi zor neticede. Google amca sağ olsun. Hem akademik boyutta hem de günlük magazinsel haberleri sunma konusunda bizim yerimize oldukça çalışıyor ve bizim de her şeyi hemen oracıkta, masamızın başında öğrenmemizi sağlıyor. İlla paraşütle bir vadiye inmemiz gerekmiyor; çünkü Google amca ve yeğenleri olan siteler bize paraşütle atlayanların nasıl atladığını göstererek içimizdeki başarma duygusunu bir nebze olsun yatıştırıyor ya da durun öldürüyor demem mi gerekiyor ona siz karar verin! Ve yine, artık yurt dışına çıkıp boş yere (!) para harcamamız da gerekmiyor: yıllardır birileri çok gezen mi bilir yoksa çok okuyan mı bilir kavgaları ede dursun, birileri de çok televizyon izlerken ha keza o site senin, bu site benim çıtır çerez haberlerini takip ederken hangi ülkede neresi var, veyahut gündeminde ne haber var öğreniyor.
Bir şekilde kendi isteğimizle olsun olmasın kandırılıyoruz. Ama ne merakımızı celbeden haber başlıklarına karşı kendimize dur diyoruz ne de insanların bu tutkusunu fark etenler bundan şikayet ediyor.

Şok haber demişken mesela ben; Filipinlerin haritada yerini bir kerede bulamam ama goni kasırgası sebebiyle zor günler yaşadığını öğrendim sosyalleştiğim sitelerden birinde (?) ABD ye hiç gitmedim ama ormanlarının yandığını öğrendim. Şöyle ki bir haber sitesinde şok şok alev alev orman yandı bitti, kültürel mirasımız yok oluyor haberini görünce merak ettim memleketimin hangi ormanı yanıyor diye.  Ben de haberi okumak üzere üzerine tıkladım.  Eyvah diye endişelendim ve fakat gönüllü ekiplerin istenmesine karsı yanan ormanları söndürmek için elime bir tas su bile almadan oturduğum yerden içim yandı. Sonra aslında benim Avm’si bol olan şehrimdeki ormanımın yanmadığını öğrendim. Ne mi oldu tabii ki şok olay elimde patladı bu yazı da böylece yazıldı...