Bilmem, saymadım; ardından el sallayalı kaç mevsim geçti?
Koşar adımlarla yaşadım hayatı yokluğunda
Soldu ellerimde sevdalar,
Gün ışığının gri renge kendini salması gibi…
Ayrılık sonbaharın kardeşidir;
Döker; yaprak yaprak saçları,
Koparır; dirhem dirhem yüreğin etini.
Maziye bırakalı çok geçti seni
Ama bir şarkının sözlerinde; gün oluyor yanıyor yine alevler
Bir ateşin dibinde yaşar gibi,
Bir çölde serap arar gibi,
Israrlı bu sevda bitmemeye
Ant içmiş tükenmemeye .
Yılmak ne bilmedi bu yürek!
Siyah bir rengin kasvetine büründü bazen,
Bazen kırmızı rengin coşkusuna kapıldı.
Bazen beyazın saflığına dolandı.
Rengârenk bir maziye el salladı kimi zaman.
Kimi zamanda flu bir renk kuşattı afakını…
Ne var ki tükenmek, yorulmak bilmedi yüreğim.
İnat etti, direndi…
Hatırlamak unutanlar içindi.
Hatırlamayı sildi benliğim,
Unutmak vefasızlar içindi.
Ben hatırlamayı seçtim.
Şimdi mazinin tozlu raflarında eskiye dursun her şey
Bir çiçek sararsın kitapların arasında
Zaman ay olsun yıl olsun yokluğunda
Unutmak vefasızlar için,
Hatırlamak unutanlar.
Ama sevdiğini saklamak tozlu raflarda
Arada şiir gibi okumak sonra
Tekrar yazar gibi yazmak, tekrar yaşar gibi yaşamak maziyi
Yılmadan, usanmadan, unutmadan; bekleyenler için…