5 Eylül 2014 Cuma



 
YİNE GEL EYLÜL!

İste geldin eylül! Darmadağın saclarımızı rüzgârınla toparlamaya geldin.

Enkaza dönmüş sinelerimizi tamir etmeye,

Çılgınlar gibi etrafa saçılan düşüncelerimizi süpürmeye geldin.

Savrulmuşluğumuza son vermeye geldin

İste geldin eylül sana en ihtiyaç duyduğumuzda bulutlarınla geldin. 

Yokluğunda akıtamadığımız gözyaşlarımızı,

Bahanelerimizi sıralamadan yağmurunla akıtacağız simdi.

Apak edeceğiz yokluğunda kirlenen vicdanlarımızı.

Simdi geldin eylül ama kalmamacasın,  büyük bir iz bırakarak geçiyorsun içimizin odalarından

Tozları tarumar olmuş yüreklerimizin pasını sile süpüre geçiyorsun hem de yollarımızdan

İyi ki geldin eylül iyi ki geldin ki kelimeler can buldu seninle

Cümlelere başladık kaldığımız yerden!

Eylül; senin diğer adın sonbahar olmalı

Senin diğer adın hüzün olmalı

Ya da senin diğer adın başlangıç olmalı.

Başlamalı sana her uğrayan en bastan hayata…

Ve biliyoruz gideceksin güçlü adımlarla geldiğin gibi

Gelmeni anladık, sevdik, bağrımıza bastık pamuktan daha hafif bir rehavetle

Gelişinle hüznü selamladık yalan yok!

Gidişinle de elbet daha katran karası olacak hüzün

Ama hüzün bir emanetindir bize,  hüzün bir yük değildir hüzünbazlara

Ve biliyoruz bu gidişte dönmemecesine değil

İste geldin Eylül sürurundan bir damla bal çalarak dimağımıza

El açtık semaya çaresiz ardın sıra

 Gideceksen de ey Eylül yine gel başka sonbahara…