30 Ağustos 2013 Cuma
29 Ağustos 2013 Perşembe
NUH DİYOR PEYGAMBER DEMİYOR DERİZ; İYİ DE BU CÜMLE NEYİ İFADE EDER BİLİR MİYİZ?
Mahallemizde
oturan Ayşe teyze, hararetli hararetli Ahmet amcayla bir türlü uzlaşamadığı
mevzularını anlatıyordu.
Ahmet amcanın
beyaza kara diyecek kadar inatçı olduğunu söylüyordu. Ayşe teyze böyle
başladığı cümlesini; ''Kızım mesele sana anlattığım gibi, gel gör ki Ahmet bey
tabiri caizse beyaza kara diyor! bir türlü hatasını kabul etmiyor. Allem ettim
kallem ettim kabul ettiremedim. Nuh diyor peygamber demiyor,'' diye bitirmişti.
O anda kafamda şimşekler çaktı. Ayşe teyzenin anlattıklarını işitemez
oldum. Aklımda soru işaretleri oluşmuş, O cümleyi düşünmeye başlamıştım. ''Nuh
diyor peygamber demiyor'' ne manaya geliyordu? Ne manaya geldiğini bilmediğimiz
bu cümleyi aslında ne kadar da sık kullandığımızı fark ettim.
BAHSİ GEÇEN NUH (as) KİMDİR?
Ayşe teyzeye
''Nuh diyor peygamber demiyor'' cümlesinin ne manaya geldiğini sordum. İnatçı
insanlar için kullanılan bir söz olduğunu söyledi. Söylediği mana benim ve birçoklarının
da bildiği minvaldeydi, Keza bu deyimi inadım inat diyen insanlar için
kullanırdık. Hem öyle kullanmaya alışmıştık ki yanlışlığını göremez hale
gelmiştik. Tıpkı yüksek voltta ki ışığın kaynağını göremediğimiz gibi bu sözü
sarf ediyorduk ama asıl manasını es geçiyorduk.
Bende bunun
üzerine sözüme şöyle devam ettim; ''Ayşe teyzeciğim! Nuh (as), Kuran-ı
Kerim de ''Andolsun, biz Nuh'u kavmine gönderdik...'(Hud suresi 25) diye
buyrulmaktadır. O halde Nuh (as) bizzat Rabbimiz tarafından
gönderilen bir Peygamberdir bu ayeti kerimede buna delildir. O zaman dilimize
sarmaşık misali doladığımız Nuh (as)'a peygamber demiyor da neyin nesi?
BU CÜMLEYİ TELAFFUZ ETMEKLE BİLMEDEN
DÜŞTÜĞÜMÜZ YANLIŞLIK NEDİR?
Karşımızdaki
kişi ''Nuh diyor peygamber demiyor'' derken ilk akla gelen gerçek manası
Nuh'un peygamberliğinin kabul edilmemesidir. Tabi değişmeli anlamda
karşımızda muhatap olduğumuz kişinin, inatçılığının boyutunun ne kadar büyük
olduğunu ifade etmek için telaffuz ederiz. Fakat imani esaslar, bu tür sözlerle
önemini yitirir. Algımızdaki Kutsal'ı zedeler. Ayşe teyze bu cümleyi o
kadar çok telaffuz ettiğini ama olaya hiç bu açıdan bakmadığını söyledi. Hâlbuki
kendileri inkâr etmeleri bir yana dursun,
bilakis Nuh (as) dâhil Allah (cc) tarafından gönderilen ve Kur-an-ı
Kerim de adı geçen tüm Peygamberlere inanıyorlar ve tasdik ediyorlardı. Çünkü
imanın bir şartı da Peygamberlere iman etmekten geçiyordu.
İşin aslı, bu
mesele yalnızca Ayşe teyze ve Ahmet amca meselesi değil. Bu cümleyi bilinçsiz
kullanan insan sayısı o kadar fazla ki bu sebeple bizler içinde günlük
kullandığımız bir deyim haline gelmiş. Bilmeyerek ve istemeyerek de olsa yanlış
bir telaffuzu dilimize yerleştirmişiz ve gelecek kuşaklara da aktarmaktayız.
SONUÇ İTİBARIYLA BİZE DÜŞEN NEDİR?
Sonuç
itibarıyla 'ağzımızdan çıkanı kulağımız duyacak!'' bize düşen ise bu nokta da;
dilimizde yer edinen yanlış sözleri bir bir hayatımızdan çıkarmak ve elbette
gelecek nesillere daha doğru bir konuşma biçimini emanet etmektir.
Rabbim bizi
daimi bir surette doğru söz söyleyenlerden eylesin.(âmin)
27 Ağustos 2013 Salı
DİLEK...
Sen gitmeyi biliyorsun
Ben kaçmayı
Sen sevmeyi biliyorsun
Ben nefreti
Sen bir ateş yakıyorsun
Ben üşüyorum
Şimdi sen bir dilek tut bizim için
Ben çözeyim bütün ipleri
Çünkü sen gidersen
Bir dileğe ihtiyacımız olmayacak
Çünkü sen gidersen
Bir umudumuz kalmayacak...
Ben kaçmayı
Sen sevmeyi biliyorsun
Ben nefreti
Sen bir ateş yakıyorsun
Ben üşüyorum
Şimdi sen bir dilek tut bizim için
Ben çözeyim bütün ipleri
Çünkü sen gidersen
Bir dileğe ihtiyacımız olmayacak
Çünkü sen gidersen
Bir umudumuz kalmayacak...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)