Şok, şok, şok… Kesinlikle şok geçireceğiniz bir haber! Öyle ki çok
şaşıracaksınız! Hiç ama hiç ummayacaksınız! Bir paraşütle atlayamamanın, ya da
bir rafting yapamıyor olmanın, belki de bir cambaz ipi üstünde metrelerce
yukarıdan ve metrelerce uzunluktan yürüyor olamamanın verdiği adrenalin
boşluğunu giderecek bir haber bu! Hangi ünlü nerede; şok olacaksınız çünkü
falanca yerde filancasıyla kahvaltı yapıyor; hiç kahvaltı yapan insan görmedik
ya! Flaş gelişmeyi atlamayalım yine çok ünlenmiş biri kaza geçirdi; burnu bile kanamadı
ama siz bir de arabanın halini bir görün. Güler misiniz, ağlar mısınız bu
şoklardan sonra tabi bilemiyorsunuz. Ama ne var ki yabana atmamak gerekiyor; bir
futbolcunun tezgâhtar sevgilisinin olması şok bir olay ne de olsa. İlginç… Ya da
en çok satanlar listelerinde boy gösteren şarkıcıların sosyal medyada
hayranlarıyla farklı rol ve dahi şekillerde video ve fotoğraf paylaşması da şok
olunmayacak bir şey değil.
Çok mu çok meraklıyız bilemiyorum ama görünen o ki; kitap, dergi veya gazete okumaktan ziyade biz daha çok tıklamaların üzerine tıklamalar eklediğimiz şok
olay, flaş gelişme haberlerine meyilliyiz. Benim de son zamanlarda bu haberler dikkatimi çekti açıkçası. Magazinsel
olayları kullanarak, özellikle fazlaca tıklanmak isteyen site yöneticileri var. TV
kanallarının az sonra, birazdan, şok haber, flaş gelişme metinleriyle
verdikleri haberleri yakından biliyoruz ama şimdilerde bu yöntemi internet
üzerinden site açan zevatın da keşfedip kullanması teşekkürü hak ediyor, zira istedikleri
etkiyi yaratıyorlar. Sitelerini bir kaç dakika içerisinde binlerce kişi ziyaret
ediyor bu yöntemle.
Ama gel gelelim ki tıklayıp bir iki dakika açılmasını beklediğimiz
haberler bizi tatmin edici haber niteliği taşımıyor aslında. Sonra harcadığımız zamana mı acıyalım, haberin
bir yanıltmaca olduğuna mı yanalım şaşırıyoruz.
Malum odur ki popüler kültürün popüler olan parçaları insanları bir yöne
çevirmekte ve parmağında oynatmakta oldukça mahir. Hâlbuki nitelik açısından
bir şey kazandırmayan, fakat nicelik bakımından yer edinmiş metalar oldukça
değerli addediliyor. Yine bir misal verilecek olursa büyük meblağlı reklamlarla
sunulan ve mümkünse idoller aracılığıyla piyasaya sunulan birçok şey bizi
belirli bir tatmine ulaştırmasa da kendimizi bu popülaritenin etkisinden
alamıyoruz. Tabi bu da bize sunulanın değil sunumun ne denli kitleleri etkisi
altına aldığını gösteriyor.
Bir diğer konu ise biziz; Sorunlu kişiler miyiz diye içimden geçirmeden edemiyorum.
Acaba içimizdeki bastırılmış heyecan ve arzuların dışa vurumu mu sağlıyor bu
tarz haberlere olan ilgimizi. Zira sosyal medyanın asosyal insanlarına dönüştüğümüzden
beri ve dahi koltuklarımızda en çok oturduğumuz yerin izini bırakacak kadar
oturduk oturalı hareketsiz kalan ve adrenalin hormonunu sağlayamayan biz; bu
haberler sayesinde bu eksik duygularımızı tatmin etmeye mi başladık?
Fakat Everest’e tırmanmış olmak mı
daha heyecan verici, yoksa bir ünlü şahsın özel yaşantısındaki çalkantılar mı? Oturduğumuz yerden kalkmaya bile üşenir hale gelmişken
nereden çıktı Everest’in tepesi mi diyorsunuz? Bence öyle diyorsunuz ama kabullenmesi
zor neticede. Google amca sağ olsun. Hem akademik boyutta hem de günlük magazinsel
haberleri sunma konusunda bizim yerimize oldukça çalışıyor ve bizim de her şeyi
hemen oracıkta, masamızın başında öğrenmemizi sağlıyor. İlla paraşütle bir vadiye
inmemiz gerekmiyor; çünkü Google amca ve yeğenleri olan siteler bize paraşütle atlayanların
nasıl atladığını göstererek içimizdeki başarma duygusunu bir nebze olsun yatıştırıyor
ya da durun öldürüyor demem mi gerekiyor ona siz karar verin! Ve yine, artık yurt
dışına çıkıp boş yere (!) para harcamamız da gerekmiyor: yıllardır birileri çok
gezen mi bilir yoksa çok okuyan mı bilir kavgaları ede dursun, birileri de çok televizyon
izlerken ha keza o site senin, bu site benim çıtır çerez haberlerini takip
ederken hangi ülkede neresi var, veyahut gündeminde ne haber var öğreniyor.
Bir şekilde kendi isteğimizle olsun olmasın kandırılıyoruz. Ama ne
merakımızı celbeden haber başlıklarına karşı kendimize dur diyoruz ne de
insanların bu tutkusunu fark etenler bundan şikayet ediyor.
Şok haber demişken mesela ben; Filipinlerin haritada yerini bir kerede
bulamam ama goni kasırgası sebebiyle zor günler yaşadığını öğrendim
sosyalleştiğim sitelerden birinde (?) ABD ye hiç gitmedim ama ormanlarının
yandığını öğrendim. Şöyle ki bir haber sitesinde şok şok alev alev orman yandı bitti,
kültürel mirasımız yok oluyor haberini görünce merak ettim memleketimin hangi
ormanı yanıyor diye. Ben de haberi
okumak üzere üzerine tıkladım. Eyvah diye
endişelendim ve fakat gönüllü ekiplerin istenmesine karsı yanan ormanları söndürmek
için elime bir tas su bile almadan oturduğum yerden içim yandı. Sonra aslında benim
Avm’si bol olan şehrimdeki ormanımın yanmadığını öğrendim. Ne mi oldu tabii ki
şok olay elimde patladı bu yazı da böylece yazıldı...