12 Mart 2012 Pazartesi

ALLAH'IN HAKKI ÜÇ'TÜR DERİZ İYİDE BU SÖYLEMLE NE DEMEK İSTERİZ?


Birçok kişiden duyarız Allah’ın hakkı üçtür cümlesini... Peki, Allah’ın hakkı üçtür kuralını kim koymuş? Bu konuda ne kadar bilinçliyiz? Hayatımızı bu üç kuralına göre mi şekillendirmeliyiz?
Peki, üç sayısını bu kadar özel kılan ne? Niye bir iki veyahut dört beş değil de üç?

Aslına bakarsanız bir rivayete göre Oğuz kağan ve göklerin kızının üç oğlu Gün han
Ay han ve Yıldız handan gelir 3 hurafesi. Ayrıca üç sayısı hükümdarlık sembolü üç gümüş ok ile de perçinlenmiştir. Anadolu da yaşatılan ve pek bilinmeyen birçok inançtan sadece
bir tanesidir.

Yine Hıristiyan inancında ise baba-oğul-kutsal ruh üçlemesine rastlarız.

Bu üçleme mısır mitolojisinde ise (İsis-Osiris-Horus) şeklindedir.
Yine Hint felsefesinde tanrının üç yüzü vardır; yaratıcı brahma, koruyucu visnu ve yok edici şiva...

Tanrısal betimlemelerde genelde üç ana öğeye vurgu yapılır. Eski mo dilinde
üçten sonra rakam gelmediği iddia edilir… Nedeni ise; Eskimolar için üçten sonra üçten fazlası dile getirilmeyecek kadar çoktur. En fazla üçe kadar sayıları telaffuz ederler sonradan gelenleri de ‘çok‘diye nitelendirirler.

üç bir çok insanın uğurlu rakamıdır. Tüm masallarda ölmek üzere olan yaslı babanın küçük, büyük ve ortanca oğlu vardır. Ünlü filozof platondan beri ideal; üç ana kavramla yani iyi doğru ve güzel in bileşkesi olarak ele alınmıştır. Napolyon hayatta en değerli gördüğü şeyi tam üç kez tekrarlarmış; para para para gibi. Bizde de vatan millet Sakarya söylemiyle en önemli konuların üç ile sınırlandırıldığını gösteriyor. Ya da üç dilek tutmak gibi bir inanca sahibiz çoğumuz Alaaddin’in lambasında da rastlayacağımız üzere her daim üç dilek tutulması telkin edilir. Bir iki ya da beş değil insana üç şans verilir.  

Gelgelelim Allahın hakkı üç dür demekle de bunu söylemiş oluruz. Yüceler yücesi, her şeye gücü yeten Rabbimiz, kullarına sayısız değil de sadece üç hak tanıyacağını ima ederiz, hakkımız ve bilgimiz olmadan. Birçok yerde buna benzer üçlü betimlemeler vardır aslında ama hiçbirinin aslı astarı yoktur. Eski veya sonradan tahrif edilmiş dinlerin çoğunda üçün gücüne atıflar yapılmıştır. Eğer üç sayısın da böyle bir güç olsaydı kâinat yedi günde değil de üç günde yaratılırdı. Dört büyük Peygamber dört büyük kitap veyahut dört büyük melek olmazdı da üç tane olurdu… Kur’an ve sünnette ne Allah Teâlâ’nın kuluna üç hak tanıdığı ne de daha az veya daha fazla tanıyacağı gibi bir şey yer almaz.
İhlâs suresinde de anlatıldığı üzere Allah birdir ve tektir ama sonradan tahrif edilmiş olan Hıristiyanlıkta bu böyle değildir. Nisa suresi 171. ayette Allah üçtür demeyin buyrulmaktadır.
Bilinçsizce söylenen Allah’ın hakkı üçtür kelimesi de Allah Teâlâ (cc).una sınır getirmek olur ki çok yanlış bir yola saptırmış olur bizleri. Nitekim Zilzal suresi 7. ayette ‘kim zerre kadar iyilik yaparsa onu görür ve yine kim zerre kadar kötülük yapmışsa onu görür’ buyrulmaktadır… Yine Nasr suresi 3. Ayet-i Kerime de ‘Rabbini Hamd ile tespih et ondan bağışlanma dile zira o tövbeleri çok çok kabul edendir’…

 Velhasıl bu ayeti Celilelerden de anlaşılacağı üzere Allah’ın kuluna üç hak tanıyormuşçasına söylenen bu ifade kesinlikle yanlış bir ifadedir.
Bu yanlış kelimeyi kesinlikle kullanmamalı ve yeni yetişen çocuklarımıza da bu kelimeyi öğretmemeliyiz. Geleceğin yetiştiricileri olarak önce kendimiz böyle bir kelimeyi telaffuz ediyorsak derhal terk etmeli ve söyleyenlere de bu kelimenin yanlışlığında Yüce Rabbimizin sınırsız ilme, güce, merhamete sahip olduğundan bahsetmeli ve Allah’ın hakkı üçtür gibi bir sınırlandırmayla vebal altına girebileceğimizi hatırlatmalıyız.

Allah (cc) bilmediklerimizden bizi sorumlu tutmasın öğrendiklerimizi de derhal özen ve titizlikle hayata geçirme erdemini gösterebilmeyi cümlemize nasip ve müyesser eylesin (âmin)

1 yorum: