27 Kasım 2016 Pazar

Kardelen...




Geçiyor ömrümüzden bir sayfa daha. Süpürüyor hayat ne varsa gecmişe dair. Gelecek puslu bir yol önümüzde. Çırpınışlarımız nafile! Olacak oluyor her zaman. Yalpalıyoruz kimi zaman, kimi zaman da koşar adım ilerliyoruz. Bizi biz yapan eksik yanlarımız biliyorum! Yollar hep sapa, hep dikenli.

Ayaklarımıza takılan onca engele rağmen güçlü insan. Dikenler ve hayat ayrilmaz süper ikili. Kimin yok ki; desin benim dikenim yok. Sarmalanmışız adeta... Dikenin ta kendisi oluyoruz bazen. Acıya acıya canlarımız acıtmayı ögreniyoruz. Halbuki öyle mi olmalı? Bıçak bilene bilene körelir mi? İnsan unutunca kendi benliğini köreliyor. Bilakis Rakikleşmeli kalbimiz; dağ gibi üstümüze yığıldıkça herşey. Sırçadan olan kalbimiz sağlamlaşmalı. Tüm hantal ve hodgamlaşmış taraflarımız yontulmalı, şekillenmeli. Merhametsizlikler zalimlige evrilmemeli. Acımasızlıklar intikama dönüşmemeli. Gül atana, taş, taş atana gül! Karmaşası yordu dünyanın. Mecali yok ruhumuzun yara almaya. Bitmek bilmiyor dünya serüveni. Durdurak tanımıyor nasır tutmuş vicdanlar. Elleriyle yaralıyor, olmadı diliyle yaralıyor kimi. Bitmeyecek biliyorum kıyamete değin verecek insan sınavını. Deve kuşu misali toprağa gömerek değil, kardelen gibi karda açarak bekleyeceğiz dimdik. Yılmak yok kitabımızda; Sabredecegiz!